12 Ağustos 2017 Cumartesi

"İSTANBUL - MİAMİ" (Ahlat Kültür Sanat ve Çevre Başkanı: İlhami NALBANTOĞLU, MİAMİ-ABD Seyahati)

İSTANBUL - MİAMİ
Birkaç yıl öncesine kadar İstanbul’dan kalkıp ABD’nin herhangi bir kentine inmek öyle çok kolay gerçekleştirilecek bir şey değildi. Ankara ya da İstanbul’dan havalanıp önce Avrupa’nın herhangi bir ülkesinin büyük havaalanı olan bir kentine iniyor, orada bir süre kaldıktan sonra bir aktarma yapara ancak ABD’nin herhangi bir kentine ulaşmak mümkün olabiliyordu.
Başta teknolojik gelişmeler olmak üzere ulusal havayolu şirketimizin içine girmiş olduğu iyileşme ve gelişme bu durumu değiştirdi doğal olarak. Artık İstanbul Atatürk Havalimanından kalkıyor 10-12 saatlik bir süre sonra Amerika’nın en popüler olan kentlerine inebiliyorsunuz.
Biz de öyle yaptık, İstanbul’dan  dünya çapında güvenilirliği ve standardı yükselen ulusal hava yolumuzun  İstanbul-Miami seferini yapan uçağıyla 12 saatlik bir uçuştan sonra Miami’ye varmak üzere uçağa bindik.
Öğlenden sonra 13.30 sıralarında uçağa bindiğimizde bizi Miami’ye getirecek ekip karşıladı. Yakın ve sıcak ilgileri ile güler yüzleri, bizim uçuş fobimizi bir nebze de olsa hafifletmiş, üzerimizdeki gerginliği azaltmıştı..
Normal kalkış saatinden 30 dakikalık bir gecikme ile hareket etti uçağımız. Kaptan  pilotumuzun şiirsel  bilgilendirme ve uyarılarının ardından görevliler  hızlı hareketlerle kahvaltılık yiyecek ve içecek ikramında bulundular. Kahvaltı atıkları daha toplanmadan içecek servisine başladılar. Güler yüzlü hostesler öylesine içtenlikle servis yapıyorlardı ki en çekingenler bile kendi evlerindeki rahatlığı hisseder gibiydiler.
Hostesler önce günün  mönüsü ile siyah küçük bir çanta içerisinde bir çift çorap,  uyku gözlüğü, kulak tıkacı, terlik, yastık -battaniye, diş fırçası ve diş macunu dağıttılar. Böylece yolcular daha konforlu bir yolculuk için donatılıyorlardı.
Bir de Amerikan Hükümetinin buraya giden her yolcunun doldurmasını istediği bir anket formu dağıttılar.
Amerika, kimi Ortadoğu ülkelerinden kalkan uçakları kabul etmediğinden İstanbul’dan kalkan Miami uçağının büyük bir bölümünü bu ülkelerin vatandaşları oluşturuyordu. Türklerin dışındaki tüm yabancı uyruklular, hosteslerin sunduğu ikramlardan ziyadesiyle memnun kaldıklarını tüm ikramları silip süpürmelerinden ve ardından yeni taleplerde bulunmalarından belli ediyorlardı. Hostesler ise her istenileni yüzlerindeki gülücüğü eksiltmeden büyük bir içtenlikle sunuyorlardı. Çok geçmeden Rus yolcular alışkın oldukları Rus votkası yerine Fransız şaraplarını içerek  uyuma moduna geçmiş, ellerini kollarını kontrol etme yetilerini yitirip horul horul horuldamaya başlamışlardı bile.
Jetlak olma riskine karşı uçağın perdeleri kapatılıp ışıkları söndürüldükten sonra, yolcular ister istemez kapanan gözleriyle saatlerce okyanusun üzerinde hiç kara parçası olmadan uçmanın akıllarına takılan yönlerini kafalarından atmaya çalışıyorlardı.
Koltuğun önündeki ekrandan uçağın rotasını, bulunduğu mevkii, yerden yükseklik ve hız bilgileri veriliyordu. Derken  Kaptan pilot Miami’ye yaklaşmakta olduğumuzu inişe geçtiğimizi açıkladı, uçağın ışıkları açıldı, hostesler yeniden ikram servisine başladılar. İkramın ardından Miami havaalanına indik. Pasaport kontrol noktasına geldiğimizde inanılmaz bir kuyrukla karşılaştık.
Uçakta doldurulmak üzere dağıtılan anket formuna  ilaveten bir form daha verdiler. Doldurup saatlerce kuyrukta bekledikten sonra görevlilerin mesailerinin bitim saatine az bir süre kala nihayet alandan çıkabildik.
Alanda bizi bekleyen güzeller güzeli Ayşe ve Beren ile karşılaşmamız coşkulu bir kucaklaşma, sarılma ve koklaşmayla mutluluk tablosunun değişik bir versiyonunu  oluşturdu.
12 saatlik konforlu uçak yolculuğundan sonra saatlerce kuyrukta beklemek ulusal hava yolları şirketimizin modern ve çağdaş kaliteli hizmetinin yanında, dünyanın en modern ülkesine değil de bir Ortadoğu ülkesi havaalanına geliyormuşuz izlenimi bıraktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder